Kötünün ayak sesleri…
Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede, 720 sandalyeli Avrupa Parlamantosu seçimleri yapıldı. Merkez partilerin oluşturduğu blok ama yerini ve birinci konumunu korudu. Ancak aşırı sağ Avrupa’da son yıllarda yapılan her seçimde olduğu alanını genişletti.
Fransa’da aşırı sağcı Marine Le Pen Ulusal Birlik (RN), oyların yüzde 31’ini alarak yüzde 13 alan Macron’un partisini ezdi geçti. İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni ve İtalya’nın Kardeşleri (FdI) Partisi, yüzde 26-30 bandındaki oy oranıyla birinciliği garantiledi. Almanya’da aşırı sağcı, “Almanya için Alternatif “(AfD) Sosyal Demokratlarla birlikte ikinci sırayı paylaştı.
Avrupalı demokratlar endişeleniyor.
Haklılar.
Batı, demokrasinin tersine yol alıyor.
Sandıktan aşırı sağın çıkması, onun demokrasi karşıtlığını ortadan kaldıramıyor. Kaldı ki dünyada sandık kurulan pek çok otoriter ülke var.
Sandık veya toplumsal meşruiyet yanına, evrensel değerleri, insanlığın yüzlerce yıllık hak-özgürlük-eşitlik kazanımlarını ve bunların ifade ettiği meşruiyeti almazsa, demokrasi bakımdan çok anlam ifade etmeyebiliyor.
Nitekim seçimlerden sonra Fransa karıştı. Cumhurbaşkanı Macron, “böyle giderse 3 yıl sonra yapılacak seçimlerde Marine Le Pen cumhurbaşkanı olur” korkusuyla, harekete geçti ve parlamentoyu fesh ederek erken seçimlere gitmeye karar verdi. Umudu ortalama seçmenin aşırı sağ karşıtı oy kullanması. Ancak tersi olursa ırkçı, yabancı karşıtı Ulusal Birlik Partisi, Fransız semalarına şimdiden biraz daha hakim olacak.
Bu tür tekrarlayan sonuçlar Türkiye’yi de içine alarak dünya siyasetinin, siyaset-toplum ilişkisinin genel seyrini resmederler.
Son yıllarda Avrupa yapılan tüm seçimler aynı iki çıplak gerçeğe işaret ediyor.
Bir. Aşırı sağ ve öteki karşısında ayrımcılık ve tek kültürlü toplum beklentileri yükseliyor.
İki. Kurumların yıpranması, şahısların devreye girmesiyle liberal demokrasinin ve merkez siyaset örseleniyor.
Bu iki gerçek birbirini besliyorlar.
Le Figaro Gazetesi Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından şu değerlendirmeyi yapıyordu:
“Emmanuel Macron, Fransızların geveze, kibirli ve narsist buldukları bir davranış biçimiyle şiddetli bir öfke uyandırıyor. Sonuç: İstisnasız tüm partiler silahlarını Cumhurbaşkanına odaklayarak bu seçimi fiili bir Macron karşıtı referanduma dönüştürdüler. Devlet Başkanına politikaları hakkında ne düşündüklerini söylemek için bu son ulusal fırsatı değerlendirdiler ve ona yankılanan bir güvensizlik oyu verdiler…”
Türkiye de durum esasen benzer. Hem otoriter bekacılığın yükselişini hem muhalif alanda siyasetsizliğin, liberal değerlerin işlev krizini yaşamıyor muyuz? Ve bu ikisi birbirini tetiklemiyorlar mı?
Fransa’ya dönelim.
Fransız Devrimi’nden beri evrensel değerleri taşıma iddiasında olan bir ülkede, özellikle Le Pen’in ve ona benzer partilerin güçlenmesine vurgu yapan bu sonuçlar kimi değişimlere işaret ediyor.
Fransa’da sağ ve sol ayrışmasının anlamını kaybetmeye başladığı, bunun yerine Fransızların deyimiyle “ilerici” ve “ulusalcı” kamplaşmasının öne çıktığı bir süreç yaşanıyor. 2017’de belirginleşen bu süreç 7 yıl içinde derinleşmiş görünüyor. Sonuç olarak merkezde büyük bir kayma ve değişim yaşanıyor. Bu değişim, geleneksel merkezin, kurucu unsurların erimesi veya yeniden merkez şekillenmesiyle ilgili. Demokrasi, seçim ve siyasi partiler arasındaki o ideal ve geleneksel kuvvetli bağ örseleniyor ve doku değişiyor.
Özgürlükçü ve evrensel değerlere dayalı siyasi iddialara, siyaset ve toplumsal tasavvur her zamankinden daha önemli.
Bizde de, orada da…















yazar; ilericilik, demokratlık, özgürlükçülük, evrenselcilik gibi tüm pozitif değerleri sağ siyaset karşıtlarının taşıdığı gibi bir önyargıya sahip. halbuki tüm bu değerlerin besleyicisi olan güvenlikli ulusal yapıyı genelde SAĞ SİYASETÇİLER kuruyor ve solculara hediye ediyorlar. solcularsa bu hediyenin maliyetinin bedava olduğunu sanıyorlar.fakat dünyada hiçbirşey bedava değildir.
Yanıtla (0) (0)Avrupa hiç bir zaman ırkcılık sevdasündanvaz geçmedi Güney Amerika'da Aztekler Kuzey Amerika' da Kızılderililer Avustralya ve Yeni Xalanda yerlileri Pasik. Hint .Atlas Okyanusu ada ve adacıklarda yaşayan yerli halk lar ve 2 Dünya savaßı ve yoknedilen Yahudi halkı modern Dünya' da ABD' de zenci zulmü daha Düne kadar Güney Afrika ırkcı yönetimi Fransızlaron Fas Cezayir ve Tunus' da yapılan vahşet Afrika' da Alman ,Fransız ,İngiliz soykırmları say say bitmez
Yanıtla (1) (5)Türkiye ve Kürtleri atlamışsınız!!! O sadece batıya has değil. Ruslar, Çin say say bitmiyor ise belkide başka bir açıdan bakılmalı.
Yanıtla (1) (1)Avrupalıları ırkçılıkla suçlarken siyasal İslamcıların ve onlarının fikirlerinin arka planını oluşturan cemaatlerin diğer insanlara bakışına bakalım. Onlar cehennemlik diye bir hakir görme yok mu? Onlar İslam'a davet edilip kabul etmezlerse ülkeleri işgal edilerek, malları ganimet olarak yağmalanacak, kadınları cariye olarak mallaştırılarak alınıp satılacak insanlar olarak görülmüyor mu? Ha diyeceksiniz ki yok öyle şey, açın şeriat kitabı dediğiniz fıkıh kitaplarına bakın.
Yanıtla (1) (1)İslam tarihinde Emevîlerin ve Abbasilerin uygulamalarına bakın silme zulümdür. Hem de dini kullanarak yapılan zulüm. Mevali dedikleri insanları zorlayarak Müslüman yapmışlardır. Ha diyeceksiniz ki bu doğru değil, eğer bu gün Türkiye'de, Müslüman iki kat vergi öder deyip uygulamaya geçin; bir bakın bakalım toplumun ne kadarı kimliğinden Müslüman ibaresini sildiriyor.
Yanıtla (1) (1)Yetmez ama evet eleştirisinden başka şey bilmem ama Chp için yetmez ama evetçi diyorum; ironik bir durum
Yanıtla (0) (0)Avrupa seçmenin mesajı gayet açık ve net; „ülkemde (avrupa´da) daha fazla mülteci, göcmen, yabancı istemiyorum“ diyor. Bunun „Özgürlükçü ve evrensel değerlere“ aykırı olan tarafı nedir? Aşırı sağ partiler „nazi veya faşist“ oldukları için bu kadar oy almadılar, buna rağmen bu oyları aldılar.
Yanıtla (4) (1)Bizdeki aşırı sağ 'aym kapatılsın, Aihm kapatılsın, Dem kapatılsın, kebapçılar kapatılsın, etki ajanlığı kaldırılsın ama hiçkimse benim ihaleciklerime dokunmasın ses etmesin' modunda. Artı protesto gösteri yürüyüş yasak.
Yanıtla (4) (0)“Özgürlükçü ve evrensel değerlere dayalı siyasi iddialara, siyaset ve toplumsal tasavvur her zamankinden daha önemli. Bizde de, orada da”….. evet o yüzden dikkatli olup, o evrensel değerlerin çok uzağında olan zihniyetlere içi boş söylemlere kapılıp, yetmez ama evet diye destek olmamak da gerek. Böyle gafletler dönüşü olmayan yollara çıkıyor, çıktı da zaten. Sonra da o ortam içinde şikayetin anlamı da olmuyor zira “atı alan Üsküdarı geçmiş oluyor”.
Yanıtla (10) (2)Evet keser döndü, sap döndü şimdi elbiseli kızları okula almıyorlar. Bunların kıyafet özgürlüğü nerede kaldı??? İşte alet oldukları şey şimdi ortada.
Yanıtla (6) (1)tek tip kültür üstün ırk v.s değil, hayat tarzında ortaklık isteyen ve anayaslarına saygı isteyen yurtsever bir kitle aşırı sağ dediğiniz partilere oy veriyor. Anayasa ve hayat tarzında ki birliğe karşı, en büyük yabancı unsur müslüman göçmenler ve Türkler. Başörtüsü onlarda ,peçe onlarda ,çarşaf onlarda ,sübyanlar ayırımcılığı onlarda, sağda solda kurban kesmek onlarda, gettolaşmak onlarda. Avrupalının gözünde dini inançlar değil beşeri kazanımlar üstündür. Orası Türkiye değildir.
Yanıtla (5) (0)1.Avrupa'da Kurumsal yapının oturmuş olduğundan aşırı sağ hükümetlerin toplumsal yapıya entegre olmuş göçmenlere zarar verme olasılığı zayıftır.
Yanıtla (2) (1)2. Avrupa'daki aşırı sağ bizdeki gibi dinsel motiflere yaslanmaz. Bu da göçmenler için avantajdır.
3. Avrupa gerileyen nüfus nedeniyle nitelikli göçmene her zaman açtır. Almanya ABD den sonra en çok göçmen barındıran ülke olma yolundadır
Hastalıklı eylem ve söylemlerin karşıt hastalıklı eylem ve söylem yaratması çok da şaşırılacak bir şey değil. Bizde de Kürt siyaseti ve onun destekçileri de güya özgürlük ve demokrasi söylemi ile karşıt bir Kürt aidiyeti, Kürt “ulusalcılığı” siyaseti yapıyorlar farkında değiller. Türk milliyetçiliği ve ulusalcılığını eleştir, diğerine omuz ver!! Aşırı kavramların o tarafta ya da bu tarafta olmasına göre tavır almak ancak yarım porsiyon bakış ile olur. At gözlüğü bakışı bu olsa gerek.
Yanıtla (2) (1)Küresel ısınmanın getirdiği kuraklık insanın varoluşunu zorluyor. İklim krizi göçü zorunlu hale getiriyor. Yeni çatışma alanları ve köklü politika değişikliği beraberinde geliyor. Demokrasiler normal şartlar altında işleyen idealler. Dünyanın nimetlerini ellerinde tutanlar kimse ile paylaşma niyeti taşımıyor. Gelecek umut vaat etmiyor.
Yanıtla (0) (2)Türkiye'de Suriyeliler gösteri yaparak kitleler halinde sokaklara dökülseler, siyasal karar alma sürecine hakim olanları baskı altına almaya çalışsalar; organize bir şekilde davransalardı toplumda nasıl bir tepki olur ve siyasette nasıl bir karşılık bulurdu. Avrupalıları anlamak için biraz da bu pencereden bakmak faydalı olur kanısındayım.
Yanıtla (8) (0)